Küreselleşmenin Sıradışı Öyküsü: Tacirler, Vaizler, Maceraperestler ve Savaşçılar Globalizmi Nasıl Şekillendirdiler?
Küreselleşme serüvenin en dip noktasına etkileyici örnekler ve anlatımla müthiş bir yolculuğa çıkmak, küreselleşmeyi iliklerinize kadar yaşamak istiyorsanız, bu esere bir göz atmalısınız.
Küreselleşme ile ilgili yazılan çoğu eser küreselleşmenin yakın dönemine ve ekonomik boyutlarına ilgi göstermiştir. Kapitalizmle olan bağlantısı üzerine daha çok bilgiler verilmiştir. Küreselleşme konusu anlatılırken, çalışmalar genellikle Batı ile sınırlandırılmıştır.
Eserde küreselleşme, insanlık tarihinin başlangıcından günümüze kadar bütün detaylarıyla neredeyse tüm dünyayı içine alacak şekilde geniş bir biçimde ele alınmıştır. Ele alınış biçimi ve öykülerle zenginleştirilen anlatım zihinde görsel bir yolculuğa çıkarıyor.
Günün ve geleceğin anlaşılması için geçmişin iyi bilinmesi gerekmektedir. Bu eser derinlemesine bir geçmiş analizi sunuyor. Tarihle günümüz ve gelecek arasında köprü oluşturuyor.
Kitap on bölümden oluşmaktadır. Birinci bölüm “Afrika’daki Başlangıç” başlığıyla, insanlığın Afrika’dan başlayan serüvenini, küreye dağılmasını, farklılaşan dillerini, fiziksel özelliklerini ve kültürleri anlatılmaktadır.
İkinci bölümde; “Deve Ticaretinden E-Ticarete” başlığıyla ticaretin gelişimi ele alınmıştır. Tüm dünyanın tekstil ihtiyacını karşılayan Hintli el tezgahı dokumacılarının Sanayi Devrimiyle ortadan kalkması ve küreselleşme ile dönüşen Hindistan’da onların yerini çağrı merkezlerindeki işçilerin ve yazılımcıların alması. Altın paralardan PayPal’a, Kil tabletten internete, Melaka’dan (15.yüzyılda önemli bir ticaret şehri) Memphis’e (FedEx’in merkezi)…
İçerideki Dünya, Vaizlerin Dünyası, Hareket Halindeki Dünya, Köleler, Mikroplar ve Truva Atları, Küreselleşme: Profesyonel Sözcükten Lanete, Küreselleşmekten Kim Korkar ve İlerideki Yol bölümlerini de merak ediyorsunuzdur…
Ticaret, savaşlar, yoksulluk, çevre, sömürü, hastalıklar, köleler, eşitsizlik, mikroplar ve daha fazlası…
Dünyayı etkileyen salgın hastalıkları da küreselleşme ile bağdaştırarak anlatan bu eser, sanki içinde bulunduğumuz pandemi dönemine de ışık tutmaktadır. Kristof Kolomb ile denizcilerin getirdiği görünmeyen tehlike ile giriş yapıp, bulaşıcı hastalıkların tarihine Kara Veba’ya kadar inen, Venedikte’ki ilk karantina kararından İspanyol Gribine kadar detaylı bir okuma sunan, SARS virüsünün ne kadar tehlikeli bir boyut alabileceğini örnekleriyle açıklayan derinlemesine bir araştırma. Gerçek virüsten sanal virüse kadar bir süreç. Aşağıda konuyla ilgili bazı kesitler yer almaktadır (Chanda, 2009: 246-256):
“UZAKLARDAN GELEN GÖRÜNMEYEN TEHLİKE
12 Ekim 1492 sabahının erken saatlerinde, Karayipler’de bir adada, tuhaf görünümlü, dirkeli yüzen evler göründü. Gözleri faltaşı gibi açılmış, çıplak yerliler seyretmek üzere toplandı. Santa Maria, Nina ve Pinta’dan çıkan solgun, sakallı denizciler bilinmeyen bir dil konuşuyordu ve tuhaf giysiler giymişlerdi ama kayalık koyu buldukları için gerçekten çok sevinmiş görünüyorlardı. Avrupalılarla Amerikalılar arasındaki o karşılaşma, elli bin yıl önce Afrika’dan ayrılarak ayrı yollara giden iki toplumu yeniden birleştirmişti.
Ne rahatlayan Kristof Kolomb ile denizcileri, ne de meraklı yerliler bu karşılaşmanın gelecek için ne anlam taşıdığını hayal bile edemezdi. Gülünç kıyafetli, yıkanmamış ve tıraş olmamış yabancılarla birlikte, Yeni Dünya nüfusunda büyük hasar yaratacak, görünmeyen virüsler ve patojenler gelmişti…
Sadece 140 yıllık bir zaman dilimi içinde, 80 ile 100 milyon arasında yerli, Avrupalıların deniz ötesinden getirdiği hastalık nedeniyle öldü: Çiçek, grip ve difteri…
ÖLÜM YOLU
O dönemdeki kayıtlar, gömülmek bir yana, toplanamayan yığınlar dolusu cesedi anlatmaktadır. Yüz bin nüfusu olan Floransa gibi bir şehirde, her gün 400 ile 1000 arasında insan ölmüştü. Veba, tamamen yok olmadan önce, 1347’den 1722’ye kadar düzenli aralıklarla Avrupa’ya geri döndü. Bir dönemde ticaret neredeyse tamamen durmuştu. Eğer küreselleşme kelimesi bilinseydi, onun da öldüğü söylenebilirdi…
ASKERLER, VAPURLAR VE İSPANYOL GRİBİ
1918 gribi aynı zamanda, vapurlar ve buharlı trenlerin dünyanın en ücra köşelerine insanları taşıyabildiği kadar hızlı yayılan, gerçek anlamda ilk küresel hastalıktı. O zamana kadar en vahşi savaşlardan sağ kalmayı başaran ve terhis olan binlerce asker evlerine, hem kendilerini, hem de mutlu aileleriyle arkadaşlarını öldüren ölümcül enfeksiyonla dönmüştü.
…
SARS ilk kez, Çin’in güneyindeki Guangdong eyaletinde, bazı insanlar akşam yemeğinde vahşi misk kedisi yerken ve yemekleriyle birlikte, insanların bağışıklıklarının olmadığı, yeni mutasyona uğramış Corona virüsü (sıradan nezle virüsü) yediklerinde görüldü. Yemek yiyen Çinlilerden biri, son derece bulaşıcı olan hastalıkla Hong Kong’a gitti ve bir otelde kaldı…
SARS, 1918 salgınından bile çok daha fazla ve hızlı yayılabilirdi. Virüs, Çin’in 1,2 milyarlık nüfusunun yalnızca %20’sine bulaşmış olsaydı, 102 milyon insan ölmüş olacaktı…”
Kitap Künyesi
Orjinal Adı: Bound Together: How Traders, Preachers, Adventurers, and Warriors Shaped Globalization
Yazar: Nayan Chanda
Basım Tarihi: 2009
Çeviren: Dilek Cenkçiler
Yayınevi: ODTÜ Geliştirme Vakfı Yayıncılık
Sayfa Sayısı: 429