Temel Bilimler

Karıştırılan İki Kavram – Ekonomik Büyüme ve Ekonomik Kalkınma

Ekonomik Büyüme ve Ekonomik Kalkınma

Büyüme ve kalkınma yaygın olarak birbirlerine karıştırılan iki kavram olarak karşımıza çıkmaktadır. Günlük hayatımızda ekonomi haberlerini takip edebilmek için bile bazı ayrımları yapmamız gerekmektedir.

Ekonomik büyüme temelde bir ekonominin üretim hacminde dönemler itibariyle meydana gelen artış olarak tanımlanmaktadır. Bir ülkedeki üretim hacmi artışının göstergelerinden birisi de Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYİH)’dır.

GSYİH, bir ülkede belirli bir dönemde üretilen tüm nihai mal ve hizmetlerin piyasadaki ekonomik değeri olarak tanımlanabilir. Yaptığımız tanımları birleştirdiğimizde ise en sade hali ile ekonomik büyüme veya küçülme, bir ekonomide GSYİH’ nin bir önceki yıla göre göstermiş olduğu artış yada azalıştır.

Kalkınma kavramı, büyüme kavramından çok daha geniş bir ekonomik anlam ifade etmektedir.  Ekonomik kalkınma sayısal olarak ifade edilemeyen pek çok kavramı kapsamaktadır.

Bu çerçevede ekonomik kalkınma, “…Bir ülkenin üretim yapısının yüksek katma değerli ürünler üretecek biçimde dönüştürülmesi ve ortaya çıkan ürünün o toplumu oluşturan gelir grupları arasında adaletli bir şekilde dağıtılarak yaşam standartlarının (refah düzeylerinin) yükseltilmesidir…” (Kaynak, 2011: 77).

Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere ekonomik kalkınma, içerisinde ekonomik büyümeyi barındırmakla birlikte, ekonomik büyümenin ortaya çıkardığı ürünün toplumsal refahı yükseltmesini temel alarak, gelir dağılımı eşitliği hususlarına değinir. Tüm bunlarla birlikte sadece ekonomik koşulların değil insanoğluna ait tüm sıkıntılar, hastalık – sağlık durumları, eğitim, hak ve özgürlükler, kültürel açıdan yeterlilikler ve yetersizlikler vb. unsurlar kalkınma tanımının içerisindedir.

Dünya Bankası tarafından ülkeler için dünya kalkınma göstergeleri kapsamında incelenen parametrelerden bazıları şunlardır; okula kayıt oranı, 65 yaşına kadar yaşama oranı, beklenen yaşam süresi, CO2 emisyonları, deniz koruma alanları, ölüm oranı, ücretli işçiler vb.

Bilindiği gibi, herhangi bir ekonomide üretilen mal ve hizmetler miktarının ve ülkenin gelirinin ölçülmesindeki standart, gayri safi yurtiçi hâsıla, gayri safi milli hâsıla ya da milli gelir ile bunların toplam nüfusa bölünmesi sonucu elde edilen kişi başına düşen hesaplamalardır. Bu ölçüm araçları evrensel olarak kabul görmüş araçlardır.

Ekonomik kalkınmanın ölçülmesinde birden çok yöntem kullanılmaktadır. Bunlar; GSMH ve Kişi Başına Düşen GSMH İle Ölçüm, Satın Alma Gücü Paritesi İle Ölçüm, İnsani Gelişim Endeksi İle Ölçüm olarak kabul edilmektedir.

İnsani Gelişme Endeksi

Kalkınmanın sadece ekonomik verileri kapsamaması sebebiyle İnsani Gelişmişlik Endeksi ile yapılan ölçümü irdelemek yerinde olacaktır. Bu endeks BM’nin mutlak yoksulluk tanımına itiraz edilmesinden yola çıkılarak geliştirilmiş bir endekstir. Endeks;

  • Bir ülkedeki ortalama yaşam süresi,
  • Yetişkin okur – yazarlığı,
  • Ortalama okullaşma yılı,
  • Reel kişi başına düşen GSYİH şeklinde dört temel değişken yardımıyla hesaplanmaktadır.

Hesaplamada değer aralığı 1 ile 0 arasındadır. İyi durumda olan ülkeler 1’e yaklaşırken kötü durumda olan ülkeler 0’a yaklaşır.

Buna göre 2020 yılı İnsani Gelişme Raporu incelenirse Türkiye, İnsani Gelişme Endeksi’nde, 0,820’lik değerle 189 ülke ve bölge arasında 54. sırada yer almıştır.

2019 yılında 0,806’lık değer ile 59.sırada bulunarak ilk kez “en yüksek insani gelişme” kategorisinde yer alan Türkiye, 2020 yılında da insani gelişmişlik endeksi sıralamasında bir önceki yıla göre aşama kat etmiştir.

İnsani Gelişme Endeksi’nde 0,957’lik değerle Norveç ilk sırada yerini almış ve zirvedeki yerini korumuştur. Bu ülkeyi, 0,955’lik değerle İsviçre ve  İrlanda, 0,949’luk değerle İzlanda ve Çin’in Hong Kong Özel İdari Bölgesi izlemiştir. Geçen yıl kaydettikleri İnsani Gelişme Endeksi değeriyle listenin en altında yer alan ülkeler ise 0,394’lik değerle Nijer, 0,397’lik değerle Orta Afrika Cumhuriyeti, 0,398’lik değerle Çad, 0,433’lük değerle Güney Sudan ve Burundi olarak sıralanmıştır.

İnsani gelişmişlik endeksi sonuçlarına göre Türkiye’nin 0,820 değer ortalamasının kötü olmasa da artması gereken bir oran olduğunu söylemek mümkündür. Bununla birlikte BM 2020 raporunda da bahsedildiği gibi ülkemizde 1990-2019 yılları arasında beklenen yaşam süresi 13,4 yıl, ortalama öğrenim süresi 3,6 yıl ve beklenen öğrenim süresi 7,7 yıl artmıştır. Aynı dönemde brüt milli gelir %121,3 artmıştır.

Kaynaklar

Ekonomik Büyümenin Teorik Temelleri, Çankırı Karatekin Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi H. A. Özel, Cilt: 2, Sayı: 1, ss. 63-72, Bahar 2012

Kaynak, M. (2011), Ekonomik Kalkınma, Gazi Kitapevi, Ankara.

https://www.tr.undp.org/content/turkey/tr/home/presscenter/pressreleases/2019/12/HDR-post-release-pr.html

https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/19_20_Guz/iktisadi_buyume_ve_kalkinma/6/index.html#konu-2